“`html
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, enflasyonla mücadele sürecinin zorluğuna dikkat çekerek, 2001 ekonomik krizinin sağladığı deneyimlerin yol gösterici olabileceği fikrini öne sürdü. Turan, “Enflasyonla mücadelenin gerektirdiği fedakarlıklar, hem sanayi kesimini hem de ailelerin dayanma kapasitesini zorlamakta. Bu nedenle, mücadele çabalarının kamu sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısı Ankara’da bir otelde gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan üstlendi.
TIKLAYIN – TÜSİAD YİK Başkanı Aras: Yabancı sermaye çekimi için hukukun üstünlüğü elzem
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan, “TÜSİAD kuruluşundan bu yana ekonomik kalkınmayı hedef almıştır. Ancak, bu hedefe ulaşmanın yolu, rekabetçi bir piyasa ekonomik yapısının oluşturulmasından geçmektedir. Bu da insan haklarının, düşünce ve inanç özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin ve katılımcı demokrasinin sağlanmasıyla doğru orantılıdır” dedi.
“Önümüzdeki dönemde karşılaşacağımız toplumsal ve ekonomik zorlukları aşabilmek için demokratik süreçlerin işlerliğini korumanın önemini vurgulamak istiyorum” diyen Turan, “Küresel jeopolitik rekabetin yarattığı siyasi belirsizliklerin ortasında, demokrasiyi pusula olarak almalıdır” ifadesini kullandı.
“Terör sorununun kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması şarttır”
Suriye’deki siyasi durumu değerlendiren Turan, Esad rejiminin çökmesinin yeni bir dönemi başlattığını ifade ederek, “Yerel, bölgesel ve uluslararası aktörler arasında var olan şiddetli çıkar çatışmalarının, süreçte belirsizlik yaratabileceği fikrindeyim. Suriye’nin sorunlarının çözülmesi ve istikrarın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, dikkatli takibat gerekecektir. Suriye’deki gelişmeler, ülkemizi de doğrudan etkileyecektir. Terörün, geri dönülmez bir biçimde gündemden kalkması şart. Daha önce bu konuda birçok girişim yapıldı, uluslararası deneyimlere göre, somut demokratik adımlar atılmadan kalıcı bir çözüm sağlanması çok zordur.” şeklinde konuştu.
“Partilerin başlattığı diyalogun kayyım sorununun çözümüne katkı sağlayacağını umuyoruz”
Turan, “Temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin güvence altına alınması için henüz yeterli mesafe kat edilemedi.” dedi ve belediyelere atanan kayyımlarla ilgili şunları ekledi: “Son dönemde görevden alınan yerel yöneticilerin yerine atanan kayyumlar ile ilgili tutumumuzu net bir şekilde ifade ettik. Kayyım sorununu çözme gayesi içinde partilerimizin başlattığı diyalogun somut çözümlere zemin hazırlamasını ümit ediyoruz. Ülkemizin, uluslararası alandaki siyasi ve ekonomik gücünü, demokrasimizin kalitesi ve hukuk devletimizin sağlamlığı belirleyecektir.”
“2001 krizinden çıkışın, dezenflasyon sürecine ilham vermesi gerekiyor”
Turan, son yıllardaki makroekonomik belirsizliklerin ardından, uygulanan rasyonel para politikalarının enflasyonla mücadelede belirli bir ilerleme sağladığını vurguladı:
“Enflasyon hala yüksek seviyelerde. Gelecek yıl için öngörüler, toparlanmamız için daha zamana ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu süreçte sıkı para politikası ve genel ekonomik soğumanın devam etmesi, enflasyonla mücadele için zorunludur. Ancak, bu mücadeledeki fedakarlıkların reel sektörü ve hanehalklarını zorladığını gözlemliyoruz. Bu sebeple, enflasyonla mücadelenin kamu kesimini de kapsaması gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde, yalnızca para politikası üzerine kurulu bir yaklaşım ile süreçten olumlu sonuç almak güçleşiyor ve yük sadece reel kesim ve ailelerin omuzlarına biniyor.”
“2001 krizinin sonrası enflasyonla mücadele programını hatırlıyoruz”
2001 krizi sonrası uygulanan enflasyonla mücadele programı, mali politikalar ve para politikası arasındaki sıkı işbirliği ile başarıya ulaşmıştı. Kamu maliyesinin disiplin altına alınması, harcamaların ve borç yükünün azaltılması, siyasi amaçlar için kullanılan kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi ve serbest piyasa düzenlemelerinin hayata geçirilmesi bu süreçteki en önemli adımlardı. Bu yapısal reformlarla birlikte Türkiye, serbest piyasa ekonomik yapısını güçlendirmek için önemli mesafeler aldı.
Bütün bu reformlar neticesinde Türkiye enflasyonu düşürüp, hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Bu sürecin başarısında en kritik etken, arkasındaki siyasi istikrar ve güçlü bir uzlaşmanın varlığıdır. 2001 krizinden çıkarak, tüm dünyaya örnek teşkil eden bir başarı sağlamış olmamız, içinde bulunduğumuz dezenflasyon sürecinin de ilham kaynağı olmalıdır. O dönemde olduğu gibi şimdi de mali disiplinden ödün verilmemesi gerektiğine inanıyoruz.
“Kayıtdışı ekonomi, kamu kaynaklarını israf ediyor”
Son yıllarda bütçe açığının ortalama %5 civarında seyretmesi, makroekonomik dengelerin sağlanması açısından kritik bir meseledir. Bu bağlamda, vergileme ve kaynak dağılımında etkinliğin artırılmasının yanı sıra, kayıt dışı ekonomi ile kararlı bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Kayıtdışı ekonomi, enflasyonla mücadelede süreci zayıflatırken, aynı zamanda piyasa ekonomisinin temellerini de zedeleyebilir. Kayıtdışı işlemler yalnızca vergi kaybı yaratmakla kalmaz; aynı zamanda işletmelerin finansmana erişimlerinde de sıkıntılara yol açarak, çalışanların sosyal güvenlik ve işyeri güvenliğini tehdit eder. Kayıtdışı faaliyetin varlığı, verimsizlikle de birleştiğinde, aslında yeni, verimli ve kayıtlı işletmelerin ortaya çıkmasını engeller ve iş olanaklarını kısıtlar. Kaynaklarımız sınırlı ve bunları verimli kullanmalıyız.”
“Kamu personeli sayısındaki artış, hizmet kalitesine yansımıyor”
Turan, kamu harcama reformu kapsamında; etkin olmayan kamu harcama kalemlerinde kesintiye gidilmesi ve eğitim, teknoloji, üretim gibi alanlarda kaynakların artırılması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’de kamu çalışanı sayısının 2007 yılında 2 milyon iken, 2017 sonrası hızla 5 milyonun üzerine çıktığını, ancak bu artışın kamu hizmetlerinden memnuniyet oranına yansımadığını ifade etti. “Bu artış sadece istihdam yaratmaya yardımcı olmaktadır” dedi.
“Belediye kreşleri kapatılmak yerine yaygınlaştırılmalı”
Kamu kaynaklarının etkin kullanılması amacıyla, hedef ile araçların uyumunun sağlanmasının önemine işaret eden Turan, kamu kesiminde azalma yerine eğitim gibi alanların kaynaklarının artırılması gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti:
“En yüksek ihtiyacı duyduğumuz alan eğitimdir. Öğrenci başına yapılan yıllık harcamalar dikkate alındığında, Türkiye OECD ülkeleri arasında en alt sıralarda kalmaktadır. Eğer çocuklara fırsat eşitliği sağlamak istiyorsak, okul öncesinden yükseköğretime kadar yeterli kamu kaynaklarını ayırmalıyız. Ayrıca, eğitimdeki mevcut kaynakları daha etkin kullanmalıyız. Bu kaynakların eğitimin kalitesini artırmaya, öğrencilerin ve öğretmenlerin iyi olma halini yükseltmeye ve okulların koşullarını iyileştirmeye yönlendirilmesi gerekmektedir. 3-5 yaş grubundaki çocukların okullaşma oranı, MEB 2023-2024 istatistiklerine göre %52.6 ile OECD ülkeleri arasında en düşük seviyededir. Eğitim oldukça önemli; eğer bilime dayalı, çağın sunduğu imkanlardan faydalanan kapsayıcı bir eğitim sunamazsak, dünyadaki değişimlere uyum sağlamak mümkün olmayacaktır.”
“Sağlıklı bir ekonominin temel şartı üretimdir; üretim artışı yoksa sorun vardır”
Geçtiğimiz hafta açıklanan büyüme verileri, sanayi üretiminin %2,2 gerilediğini ortaya koydu. Aslında 2022’nin ilk çeyreğinden itibaren sanayi üretimindeki artış, gayrisafi yurt içi hâsıla artışının gerisinde kaldı. 2022 yılında %5,3 büyümeye karşılık sanayi üretimindeki artış yalnızca %1,2 olarak kaydedildi. 2023 yılında da %5,1’lik büyümeye karşın sanayi üretimindeki artış %1,6’da kaldı. Bu yıl için benzer bir manzara devam edecektir. Tarım sektöründe de üretim artışları, genellikle gayrisafi yurt içi hâsıla artışının altında kalmaktadır. Hizmet sektöründe ise son beş çeyreğin dördünde benzer durum yaşandı. Sağlıklı bir ekonominin birinci şartı üretimdir; üretim artışı yoksa sorun vardır. Tüketim canlı kalırken, üretim yavaşlıyorsa, dış açık ve enflasyonla mücadele zor hale gelir.”
“Üretim yapısında köklü değişim şart”
Enflasyonda kalıcı bir başarı için sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde üretim koşullarının iyileştirilmesi şarttır. Ancak, üretim yapısında değişimin sağlanması, dünya teknoloji değişimlerine ve çevre politikalarındaki yönelimlere uyum sağlamak açısından da gereklidir. Küresel ticaret artık yüksek teknolojili ürünlere kaymaktadır. Düşük teknolojili sektörlerde rekabet ortamı zayıflarken, ihracatımızı artırmakta zorlanıyoruz. İhracatta yüksek teknolojili ürünlerin payının artırılması elzemdir. Ancak ülkemizde yüksek teknoloji üretimi yaptığını iddia eden işletmelerin oranı %1’in altında. Sonuç olarak, üretim yapısında hızlı ve köklü bir dönüşüm gerekmektedir; her teknolojik yenilik, rekabet ortamını sıkılaştırmaktadır.
“Yeni bir sıçramaya ihtiyaç duyuyoruz”
Hedeflerimizi, önerilerimizi ve öncelikli konularımızı gelişmiş bir uygarlığın saygın bir üyesi olma kararlılığımızdan aldık. Çalışma alanlarımız giderek çeşitleniyor ve zenginleşiyor. Daha önceki konulara yeni detaylar, sorulara cevaplar ve öncelikler ekleniyor. Belirlenen hedefler doğrultusunda, bazen hızlı bir şekilde mesafe katederken bazen de yeterli hızla ilerleyemedik. Önerilerimizle uyumlu reformların gerçekleştirildiği durumlar oldu. Zaman içinde önemli bir bilgi birikimi oluştu. Bugün, piyasa ekonomisinin, kapsayıcı kurumların ve demokratik standartların bir arada gelişeceği yeni bir sıçramaya ihtiyaç duyuyoruz. Elbette ülkemiz, bölgemiz ve dünya büyük zorluklarla dolu bir süreçten geçiyor. Ancak belirsizliğin panzehiri umuttur. Belirsizlikler içindeki fırsatları değerlendirmek ve zorlukları aşmak için gereken irade, umuttan doğar.
Bir trafik kazası Suriye’nin ve Orta Doğu’nun kaderini nasıl değiştirdi? |
Günün öne çıkan haberleri… OnlyFans modeli, 101 erkekle birlikte olduğu 14 saat sonrası gözyaşlarını tutamadı TIKLAYIN – Suriye’de dehşeti yaşayan gazeteci Hanin Ümran anlattı: 1,5 metrekarelik hücrede tecavüz ve işkence TIKLAYIN – Ünlü hazır giyim devi iflasını açıkladı TIKLAYIN – Bolu’da şehir içinde trafik ışığı kalmadı, 20 milyon liralık enerji tasarrufu sağladı TIKLAYIN – MasterChef’te Mehmet Şef, yarışmacının cebinde yasak alet buldu! TIKLAYIN – 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek: Telefon kullanan herkes için kesinti uygulanacak TIKLAYIN – Avrupa Ligi’nde en fazla sarı ve kırmızı kart gören takım Fenerbahçe TIKLAYIN – Meteoroloji, dondurucu soğukların kapıda olduğunu duyurdu |
“`